9 Ağustos 2020 Pazar

Oturduğum Yerden Devr-i Alem

 

Yıllardır tatile gidemedim, kendimi dinleyemedim. Kafamı boşaltamadım. Kafamın içi yangın yeri gibi, sürülmemiş tarla gibi. Yazı ve gezmeyi, yeni yerleri görmeyi çok seviyorum fakat yazları hep oturduğum yerde oturmaya devam ediyorum. Çoğunlukla elimde olmayan sebeplerden. Kah darbe girişimi oluyor, kah ihraç ediliyorum. Şimdi de pandemi çıktı meydana. Dünya bana çoktandır kendini kapatmış durumda. Ben de kitaplara dalarak dünyanın yerini geziyor, insanlar tanıyorum. Bu sefer de dört insanın dünyasına kabul edildim: Madam Amati, Elias Rukla, Aslı ve Toto.

Solstad futbola bayılıyor.


Türkçe’de yayınlanan ilk romanı  Mahcubiyet ve Haysiyet olan Dag Solstad, Norveçli bir yazar. Bizde Kuzeyli polisiyeler, diziler ve diğer edebi türler çok seviliyor. Roman, okumaya düşkün bir edebiyat öğretmeninin hayatını kökten biçimde değiştirecek bir olayla başlıyor ve öğretmenin geçmişi, modern dünyanın yarattığı yabancılaşma, modern bireyin kendisiyle hesaplaşması, aşk, evlilik ve dostluk sorgulanıyor. Solstad'ın ikinci romanı Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı da ilk romanın çok sevilip okunması üzerine yakın zamanda yayınlandı. Kendi halinde fakat zeki, entelektüel öğretmenimiz bu kez taşrada. Bakalım orda neler yaşayacak? İkincisini mutlaka okuyacağım. Siz de ilkini mutlaka okuyun.


Canım Rita ve Berge


Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda doğup, katliamlar ve savaştan kaçarak İstanbul’a, ordan İzmir’e gelmiş bir kadının, bir keman virtiözünün kısa hikayesi Madam Amati. Rita Ender, İzmir’de Beth İsrael sinagogunda gördüğü bir fotoğraftan yola çıkarak Madam Amati’nin izini sürüyor. Sıradan fakat dünya kadar büyük bu hikayeyi linkteki yazımda ayrıntılı anlattım. Biyografi okumayı sevenlere tavsiye ederim. (https://t24.com.tr/k24/yazi/rita-berge-ve-madam-amati,2220)


Bakın Puig'in (sağdaki) yanında kim var?

Manuel Puig bizde daha çok Örümcek Kadının Öpücüğü ile bilinir. Rita Hayworth'un İhaneti'nde ise Arjantin’in küçük bir şehrinde yaşayan küçük Toto’nun, sinema ve hayallerle örülü dünyasında, kadın-erkek ilişkileri, aile, erkeklik ve cinselliği tecrübe edişi anlatılıyor. Taşranın çıkışsızlığı, muhafazakarlık, arzu ve tahakküm sık sık karşımıza çıkıyor. Hollywood sineması ve sinemanın avutucu, hayal gücünü besleyen yönünü bir kez daha keşfediyoruz. Puig bu romanda farklı anlatım teknikleri kullanıyor. Günlük, mektup, monolog, diyalog... Hararetle tavsiye ederim.




En azından kapak güzel


Bana soran olsa, gelmiş geçmiş en iyi yerli yazarlar arasında Ayhan Geçgin'i ilk sıraya koyardım. Di'li geçmiş zaman kullanıyorum çünkü son romanı Bir Dava'yı sanki bir başkasıyla ortak yazmış. Arada bir beni kendisine bağlayan Geçgin üslubu kendini gösteriyor fakat bütünlüklü olarak bakıldığında ısmarlama bir yakın tarih romanı gibi. Belki de öyledir. Umarım değildir. Yok yahu, Ayhan Geçgin öyle ısmarlama, zorlama roman yazmaz sanki. Neyse. Romanda, Ergenekon davasından tutuklanan bir deniz subayının kızı olan Aslı, aileden kaçarak bir hayat kurduğu Avrupa'dan ülkesine dönmek zorunda kalıyor. Dönünce de nelerden kaçtığını, kaçamadığını, nelere teslim olmak zorunda kaldığını ve nelerle mücadele ettiğini yeni baştan hatırlıyor. Bu davanın hikayesi, kendisinin, ailesinin, evliliğinin, gençliğinin ve Türkiye’nin hikayesi oluveriyor. Tabii Geçgin ne kadar kötü yazabilir, diye düşünerek, işe yaramaz başka kitaplar yerine bunu okuyabilirsiniz. 

Mahcubiyet ve Haysiyet, Dag Solstad, Çev. Banu Gürsaler Syvertsen, YKY.

Madam Amati, Rita Ender, Aras.

Bir Dava, Ayhan Geçgin, Metis.

Rita Hayworth’un İhaneti, Manuel Puig, Çev. Nihal Yeğinobalı, Can.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...