9 Mayıs 2020 Cumartesi

Nasıl anlatıyor, ne anlatıyor?



Bu yazıda konu ettiğim dört kitap hakkında düşünürken, pek bir göreceli olsa da "iyi edebiyat" severler için bir kitabın konusundan çok üslubunun, anlatım biçiminin, kurgusunun önemli olduğu hatırıma geldi. Demek ki kimi okur için arka kapakta özetlenen konudan ziyade, kitaptan yapılan alıntı yol gösterici oluyor. Kitapçıya gidip kitapları ayaküstü karıştırıp birkaç sayfa okumak veya son zamanlarda yaygınlaştığı üzere, oradaki bir koltuğa, banka çökerek yahut kitabevinin kafesine oturup bir şeyler içerken birkaç kitabı elden geçirip seçim yapmak çok daha isabetli. Tabii bazen güvenilir bir arkadaşın tavsiyesi de belirleyici oluyor. 
Ben özellikle genç kadın yazarların nasıl yazdıklarının yanında ne yazdıklarını, neyi konu ettiklerini merak ediyorum. Konu seçimi bir tür meydan okuma, özgürleşme hayali, bir şeyleri değiştirme cesareti de olabilir yerine göre. Genç kadın yazarlar da kaçınılmaz olarak aileyi, aşkı ve cinselliği konu ediyorlar en çok. İyi oluyor, memnunum ben. Hiç bitmez bu hesaplaşmalar çünkü. Şimdi gelelim bu yazının dört kitabına.

Beyer. Plak koleksiyonu mu o?



Karnau dünyayı neredeyse sesten ibaret olarak algılayan bir ses teknisyenidir. Nazi dönemi Berlin’inde SS’ler için çalışmaktadır. Bir gün Nazi liderlerinden birinin, Goebbels'in altı çocuğuyla yolu kesişir. Yarasalar'da, tarihi olaylara ve şahsiyetlere göndermelerle, İkinci Dünya Savaşı'nın yaklaşan sonu, Berlin’in Rus bombardımanı altında yakılıp yıkılması ve altı çocuğun dramatik akıbetini anlatırken, sesin fizyolojik yapısı, insan ve çevre üzerindeki etkisi hakkında da yazar Marcel Beyer. Karnau'nun dehası, çelişkileri, merhamet ve acımasızlığın iç içe geçmiş hali, faşizmin sıradanlığının bir bıçak ucuna dönüştüğü mutlaka okunması gereken bir roman Yarasalar. Tabii yine Tanıl enfes çevirmiş.

Benim kuşağımın zihninde Barlas'la ilgili en net imge.


Mehmet Barlas benim nezdimde hiç de sevilesi olmayan bir karakter. Çocukluğumdan beri de burnumun dibinde. Çünkü her sağ iktidarın yanı başında bulduğu bir figür. Özellikle Özal muhibbi olmasıyla hatırlanır. Hadi bunu geçtim, sevilesi olmayan başka bazı karakterler gibi entelektüel birikimi, sanatsal yeteneği, keskin zekası v.b. ile bakışınızı yine de üzerine çeken biri bile değil.
Fakat babası Cemil Sait Barlas kayda değer bir şahsiyet. Çıkardığı Son Havadis gazetesiyle basın tarihinde, siyasette önemli yeri olan, yaratıcı ve girişimci bir adam. Tabii serde anı okuma takıntısı da var. Bu sebeple elim gitti fuarda bu nehir söyleşiye. Fakat çocukluk ve gençliğini anlatacak derken tarafını beyan eden, tıynetini gösteren bir metin çıkarmış ortaya. Belli ki daha böyle bir kitap hazırlama fikri doğduğunda nasıl bir içeriğin ortaya çıkacağı fikri de belirmiş kafalarda.
Dün Dündür'de Barlas, çocukluğu, babası, eski siyasiler ve yenilerle ilgili anılarını anlatıyor anlatmasına ama bir samimiyetsizlik, yüzeysellik ve asıl meramının birilerine hoş görünmek olduğu hemen anlaşılıyor. Özal’ı ve Erdoğan’ı övüp onlarla ve diğer siyasetçilerle olan teklifsiz ilişkisiyle öne çıkmaya çalışıyor. Elit ve tuzu kuru bir gazetecinin, konumunu ve konforunu koruma mücadelesi.

Kesmez ve Sait Faik armağanı birarada


Melisa Kesmez'e daha fazla kayıtsız kalamadım. Bazı kitaplar herkesin elinde ve dilinde olunca bir mesafe koyuyorum ben de birçok kişi gibi. Ama kadın yazarları gözden uzak tutmak da istemiyorum. Başta söylediğim gibi bir kadının nasıl anlattığı kadar ne anlattığı da önemli. 
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz'de Kesmez, kadın-erkek, anne-kız, anneanne/babaanne/hala-kız ilişkileri hakkında empati kurduran, ortak tecrübelere değen hikayeler anlatmış. Şehirli, orta sınıf kadının dertleri, travmaları, beklentileri, heyecanları, tutkuları da var. Nohut Oda'yı daha çok sevmiştim. Melisa Kesmez genç kadın yazarlar arasında bir adım öne çıkıyor. Bence okunmalı.

Amerikan yazarları hep aynı tasarımla poz veriyorlar. Çok sıkıcı.


Alfred ve Edit’in biri kız üç çocukları vardır. Hepsi büyüyüp kendi hikayelerini kurmuşlar ama bu hikayeler anne-babanın görmek istediği kadar başarılı olamamıştır. Jonathan Franzen'in Düzeltmeler'i, aile ilişkileri, kariyer, aşk, cinsellik ve yaşlılık üzerine. Amerikan ailesi ile Türk ailesi arasında bile benzerlikler görmek şaşırtıcı. Çok sayfalı bu kitabı daha bol zamanınız olduğunda okumanızı öneririm.



Yarasalar, Marcel Beyer, Çev. Tanıl Bora, İletişim.
Dün Dündür, Mehmet Barlas Kitabı, Söyleşi Göksan Göktaş, Türkuvaz.
Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz, Melisa Kesmez, Sel.
Düzeltmeler, Jonathan Franzen, Çev. Füsun Doruker, Sel.

2 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...