11 Temmuz 2022 Pazartesi

Yol kitabı, depresyon kitabı, yaz kitabı

 Sizin de ortama, duruma, ruh haline göre öne aldığınız veya ötelediğiniz kitaplar vardır mutlaka. Yola giderken, depresifken, neşeliyken, refakatçi olduğunuzda, otel odasında yalnız saatler geçireceğinizde, sahilde "hafiflik hayali"yle uzanıp yatacakken, toplu taşımda vb. okunacak kitaplar farklılaşıyor benim için. Fakat bazen de obsesif karakterim gereği, tuğla gibi bir kitaba sardırdığım veya önce onun sonuna gelinmesi gereğine inandığım için, çantamı böylesi kitaplarla ağırlaştırdığım veya tatilimin bir bölümünü zehir ettiğim olmuştur. Bir de sağdan-soldan demir leblebi olduğunu duyup elimin gitmedikleri var... Ama o da ayrı yazı konusu. 

Selim İleri'nin sayısız anı kitabından birini okurken, evden çıkarken çantasına hep ince bir kitap attığını okumuştum. Bu kitabı çantadan çıkardığı an çeşitli tanışmalara, bakışmalara, konuşmadan anlaşmalara veya dostluk başlangıçlarına da vesile oluyormuş. Tabii ince bir kitabı çantadan çalımla çekmek yetmiyor, Selim İleri şöhretine de sahip olmalısınız ki, "bu ne okuyormuş bakalım, yanına gitmek için de vesile olur hem" desin etrafınızdakiler :)

Neyse efendim, şu aşağıya bırakacağım beş kitabın ilkini iki günlük Kapadokya gezisine çıkarken, otobüste çok vakit geçireceğimi ama dikkatimi yoğunlaştıramayabileceğimi hesaba katarak yedeğime almıştım. İkincisini, elime geçer geçmez, iyi bir okurun/dinleyicinin değer verdiği yazarlara, müzisyenlere yaşam öyküsü biçmesi fikri hoşuma gittiği için duvara sürtünür gibi, çok uzun sürede ve gittiğim her yerde okumuştum ama hiç aklımdan çıkmadı. Üçüncüsünü bir akşamda, her şeyden bunalmışken devirmiştim. Dördüncüsüne kısa bir tren yolculuğunda, Ankara'dan Eskişehir'e giderken, Bozkır ruhuna hakkını versin diye başladım. Beşincisine ise hangi kitaba başlasam acaba diye kıvrandığım kitaplık önü mesaimin neticesinde el atmıştım.

Çok güzel fotoğraf


Türkan Şoray: Bir Yıldız Böyle Doğdu, bir Şoray biyografisi adından da anlaşıldığı üzere. Yetmişli yıllarda yazılmış biyografide Agah Özgüç, Türkan Şoray’ı belirgin bir alaycılık, hatta öfke ile tasvir ediyor. Bir tür aşk-nefret ilişkisi sanki bu. Çocukluğundan sinemaya girişine uğrayarak Rüçhan Adlı ve annesi ile kurduğu himayeci ilişki, sinema kariyerindeki hatalar ve isabetli kararlar bu kısa metinde bozuk bir Türkçeyle, cinsiyetçi bir tavırla anlatılıyor. Sonuna eklenen filmografi en isabetlisi. Yakın zamanda hayatını kaybeden Özgüç magazin muhabirliğinden sinema yazarlığına geçip, magazin muhabirliğinin raconunu elden bırakmadığı için yazdıklarına tenkisatlı yaklaşmak gereken bir yazar. Ama insan benim gibi dedikoducu tarafını bir kenara bırakamıyorsa Özgüç kitaplarını da bırakamıyor.

Lentz, ta kendisi


Michael Lentz'in Pasifik Sürgünleri, Nazi dönemi Almanyası’ndan kaçarak ABD’nin Pasifik bölgesine sığınan Alman entelektüel ve sanatçılarının sürgündeki hayatları, halet-i ruhiyeleri ve savaşın sonunda ne durumda olduklarını tahayyül eden bir roman. Mann, Shönberg, Brecht gibi isimleri, yapıtları ve anılarını izleyerek, ülkelerinden hangi koşullarda kaçmış, sürgünde neler hissetmiş, yaşamış ve yapmış olduklarını/olabileceklerini yarı kurgu-yarı belgesel nitelikli bir anlatımla sunuyor okura Lentz. Kendisi de müzisyen ve şair olan yazar okuması oldukça çetin ama okurda iz bırakacak bir metin ortaya çıkarmış. Çeviri ve redaksiyon sorunları da okumayı zorlaştırmasa iyiydi.

Desen böyle tanıtmış bu tatlı kitabı


Bugün Burada, Yarın Orada Peter Stamm, Jutta Bauer ikilisinden ev kavramı üzerine bir çizi roman. Hayali evlerde yaşayan geniş ailenin oğlu, her evin kendisine ve ailesine hissettirdiklerini çocuksu ve masalsı bir dille anlatıyor. Büyüklere de hitap eden, çizimleri usta işi bir kitap.

Ben bu eski baskının kapağını daha güzel buldum


Çehov’un Bozkır'ı, yaşadığı küçük şehirden okumak için büyük şehire doğru uzun bir yolculuk yapan 9 yaşındaki Yegoruşka’nın gözünden Rusya kırları, köylüleri, etnik çeşitliliği, farklı adetler, politik görüşler ve gündelik hayatın kendine has özellikleri ile anlatıyor. Tabii ki okunulası. Rus taşrasını iyi bilen zeki, duyarlı bir yazarın yarı otobiyografik hikayesi bu. Roman boyunca köylülük, taşrada sosyal hayat, taşrayla şehrin bağlantıları hakkında da düşünüyorsunuz. Bu kitap booktuber camiasında çok ilgi gördü bir dönem. İnce ve ucuz, bir de Çehov romanı diye mi ki?

Yazarımız ait olduğu yerde


Alberto Manguel çok üretken bir yazar. Dönüş'te, ülkesindeki diktatörlükten kaçması için ailesi tarafından Roma’ya gönderilen Latin Amerikalı Fabris'in hikayesini anlatıyor. Bir düğün için ülkesine ve doğup büyüdüğü şehre döndüğünde gerçeküstü sürprizlerle karşılaşacak, geçmişle hesaplaşacaktır Fabris. Daha doğrusu geçmişi onunla hesaplaşmak için dönmesini beklemektedir. Bir tür fantastik kara roman. Okunulası bir novella.


Türkan Şoray, Bir Yıldız Böyle Doğdu, Agah Özgüç, Göl Yayınları.

Pasifik Sürgünleri, Michael Lentz, Çev. Fikret Doğan, İletişim.

Bugün Burada, Yarın Orada, Peter Stamm, Jutta Bauer, Çev. Ümit Mutlu, Desen.

Bozkır, Bir Yolculuk Hikayesi, Anton Çehov, Çev. Ayşe Hacıhasanoğlu, İş Kültür.

Dönüş, Alberto Manguel, Çev. Ülker İnce, Kırmızı Kedi.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...