Bazı kitapları ablamdan alıyorum. Okuma tercihlerimiz her zaman birbirini tutmuyor. Zaten kitap tavsiye etmek veya kitap tavsiyesi almak netameli bir iş. Ama her fırsatta söylediğim gibi, okuma zevkimi ablamın kitaplığında eşelenerek ve onun teşvikiyle edindim. Kendisine minnettarım. Bu dört kitap içinde Botter Apartmanı onun tavsiyesi. Sevgi Soysal ise yeniyetmeliğimde beni tanıştırdığı paha biçilmez bir yazar.
Kendimi tutamayarak kitapsever eşe dosta önerilerde bulunduğum oluyor. E zaten buraya da yazıyorum. Ama bunun tekin bir iş olmadığını biliyorum. Her türlü sanatsal üretim için aynısı söylenebilir. Birilerinin tavsiyesine de çok prim vermiyorum. Bende arzu uyandıran bir yorum yapılmışsa o başka. Unutulmaz yazarlarımı ve kitaplarımı hep el yordamıyla buldum. Bu durumdan da memnunum. Şimdi yine riske girerek bu dört kitaptan özellikle ikisini tavsiye ediyorum.
Sevgi Soysal'ın Yürümek'ini çok gençken, belki de çocukken, bahsettiğim gibi ablamın kitaplığından çekip okumuş olmalıyım. Söz konusu dönemde yayıncılık sektörü şimdiki gibi şahlanmış değildi, seçenek sınırlıydı. O zamanki aklım pek de matah bir şey olmadığı için (sanki şimdiki öyleymiş gibi :) yeniden okuyayım dedim. Ela ile Mehmet, aynı kuşaktan, sosyal çevrenin baskısıyla yetişmiş bir çifttirler. Birbirlerini bulana kadar geçen sürede bir çocuk, genç, yetişkin olarak yaşadıklarını, özellikle de cinsellik ve duygusal ilişkiler konusundaki gerilimlerini, travmalarını, korkularını ve beklentilerini okuruz Yürümek’te. Cinselliğin ve aşkın, kadın ve erkekte nasıl farklı karşılık bulduğunu, iki cinsin farklı duyarlıklarını anlatır Soysal bu kitapta. Ankaralı yazarımız Soysal'ın şehir sakinlerinin yürümekle düşünmeyi ve hayal kurmayı eşdeğer gören tavrına bir armağan gibi de bu metin. Ela'nın gerçek hayatta kim olduğuna dair fısıltılara kulak tıkayın, derim. Hem o kişinin kişilik hakları bakımından, hem de bir roman kahramanının gerçek hayatta tam karşılığı olamaz, diye.
İlk okuyuşum bu güzel baskıdandı |
Ablamın önerdiği Botter Apartmanı, Ayşe Övür tarafından kaleme alınmış. Narmanlı Han’ın karşısındaki Botter Apartmanı sakinlerinin geçmişlerindeki sırlardan yola çıkarak anlatılan bir yakın tarih hikayesi. Padişahın terzisi Botter’in İstanbul’un ilk modaevi olarak yaptırdığı apartmanın mimarı, çok iyi bir pskiyatri eğitimi alıp aile apartmanında muayenehane açan Kaan, mimarın torunu Esta, kapıcı Hamza, oyuncu Leyla Hanım etrafında gelişen hikayede, 6-7 Eylül olayları, Osmanlı’nın son yılları, modernleşme çabaları ve bunun yanında kişisel hesaplaşmalara tanıklık ediyoruz. Yarı belgesel nitelikli roman bu enfes apartmana gözleri çevirdiği için bile kıymetli.
Anlatılmaya ve korunmaya değer bir apartman |
Taçlı Yazıcıoğlu'nun Hep Sondan Başlar'ı, sondan başa doğru bir kuşak, aile, toplum hikayesi. İki tanınmış yazar olan Ece ile Tunç’un tanışmaları ile açılan roman, geriye doğru giderek, toplumsal kültürün, gündelik hayatın ve buna bağlı olarak kadın-erkek ilişkilerinin nasıl dönüştüğünü ele alıyor. Keyifli bir okuma tecrübesi.
Kapakta Grace Kelly ve aşığı Monaco'yu tepeden seyreylemeye gelmiş gibiler |
Nina Berberova'nın Eşlikçi Kız'ını Can bir novella formatında basmış. Novellada güzel ve yetenekli bir şarkıcı olan Marya Nikolayevna’ya piyanoyla eşlik etmesi için tutulan Soneçka’nın, şarkıcının doygun ve mutlu hayatına duyduğu haset temel izlek. Soneçka, yoksulluğu ve yoksunluklarının acısını, bu pervasız ve göz kamaştırıcı kadından çıkarmak ister. Bazen kötücüllüğün nasıl meşrulaşabildiğine ve sizi de ikna ettiğine şaşıyorsunuz. Okuyun derim.
Olgun çağında Berberova |
Botter Apartmanı, Ayşe Övür, Remzi.
Hep Sondan Başlar, Taçlı Yazıcıoğlu, İletişim.
Yürümek, Sevgi Soysal, İletişim.
Eşlikçi Kız, Nina Berberova, Çev. Roza Hakmen, Can.